İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | dole out f. | dağıtmak | ||
Politicians' favourite occupation has always been to dole out other people's money. Politikacıların en sevdiği iş her zaman başkalarının parasını dağıtmak olmuştur. More Sentences |
||||
Genel | dole out f. | sadaka vermek | ||
Genel | dole out f. | azar azar dağıtmak | ||
Genel | dole out f. | idareli dağıtmak | ||
Genel | dole out f. | cimrice dağıtmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | dole something out f. | bir şeyi dağıtmak |
Öbek Fiiller | dole something out f. | bir şeyi pay etmek |
Öbek Fiiller | dole something out f. | bir şeyi paylaştırmak |
Öbek Fiiller | dole something out f. | bir şeyi bölüştürmek |